Blog yazılarımızı okumak için tıklayın

Mutluluğun Sırları – 23 Ustaca Çıkın

Tarih: 23.03.2023 09:00
Mutluluğun Sırları – 23 Ustaca Çıkın
Karşınızdaki sözünü bir türlü sona erdirmiyorsa ne yapmanız gerektiğini bilmek ister misiniz?
Neredeyse her Tongue Fu seminerinde bu açmaz dile getirilir. Herkes, kaba birisi gibi görünmeden bir konuşmadan nasıl sıyrılabileceğini öğrenmek ister. Ünlü köşe yazan Abigail Van Buren, 1995 yılında yayınlanan bir yazısında bu yaygın soruya değinmişti. Kendisine yazan bir okuyucusu, sevdiği bir arkadaşının haftada en az dört gün telefon ederek her seferinde en azından bir saat kendisini meşgul ettiğinden şikâyet etmektedir. Okuyucu zaten hayatını günde sekiz saat konferans vererek kazanan birisidir ve telefonda konuşmak akşam eve geldiğinde en son isteyeceği şeydir. Çeşitli imalara ya da “Yapacak işim var” gibi açık ifadelere rağmen, arkadaşı konuşmasını hararetle sürdürmektedir. Okuyucu arkadaşının duygularını incitmek istemez, ama iş artık kendisiyle telefonda konuşmaktan nefret ettiği noktaya varmıştır. Neredeyse her Tongue Fu seminerinde bu açmaz dile getirilir. Herkes, kaba birisi gibi görünmeden bir konuşmadan nasıl sıyrılabileceğini öğrenmek ister. Ünlü köşe yazan Abigail Van Buren, 1995 yılında yayınlanan bir yazısında bu yaygın soruya değinmişti. Kendisine yazan bir okuyucusu, sevdiği bir arkadaşının haftada en az dört gün telefon ederek her seferinde en azından bir saat kendisini meşgul ettiğinden şikâyet etmektedir. Okuyucu zaten hayatını günde sekiz saat konferans vererek kazanan birisidir ve telefonda konuşmak akşam eve geldiğinde en son isteyeceği şeydir. Çeşitli imalara ya da “Yapacak işim var” gibi açık ifadelere rağmen, arkadaşı konuşmasını hararetle sürdürmektedir. Okuyucu arkadaşının duygularını incitmek istemez, ama iş artık kendisiyle telefonda konuşmaktan nefret ettiği noktaya varmıştır.
Aralıksız Konuşanları Durdurun
“Başkasının canını sıkmasına izin veren birisi canını sıkan kişiden daha da sefildir.”
                                                                                                                                                - SAMUEL BUTLER
Gevezeleri etkisizleştirmenin çok çeşitli yollan vardır. Bu tekniklerle bitmek tükenmek bilmeyen monologlan, sadece kendilerini dinlemekten hoşlanan insanların insafına kalmadan, ustaca sona erdirebilirsiniz.
  1. Karşılanması gereken ihtiyaçları gözden geçirin.
  2. Karşınızdakinin sözüne son vermesini bekleyerek kendinize işkence etmeyin.
  3. Anlatmakta olduğu şeyi özetleyin.
  4. Toparlayıcı bir sözle görüşmeyi geride bırakın.
  5. Kesin bitişi ifade eden dostça bir cümleyle son verin
Telefon - Dost mu, Düşman mı?
“İnsanın kendisini sıkıcı hale getirmesinin sırrı ne zaman duracağını bilmemesindedir.” – ANONİM
Bir seminerde tam bu noktada, bir üniversite danışmanı içten bir sesle şunları söyledi: “Bu fikir benim gözümde bin dolar değerindedir.” Gülümseyerek, niçin diye sordum. “Öğrencilerimin çoğu hayatlarında ilk defa evlerinden ayrılmış oluyor, kendilerim şaşkın ve yalnız hissediyorlar. Bir destek jesti olarak çoğuna ev telefonumu verdim. Hikâyenin gerisini tahmin edebilirsiniz. Her gece iki üç saatim telefonun başında geçiyor. Suratlarına kapatamıyorum, içim buna elvermiyor. işin korkunçluğu, kendime ayıracak hiç zamanımın kalmamış olması, ayrıca eşim de bütün gece telefonda konuşmama sinir olmaya başlıyor. “Öğrencilerimin ihtiyaçlarına hizmet ediyorum, ama kendi ihtiyaçlarımızı dikkate alamaz oldum. Artık öğrencilerim acil durumlarda evimden beni gene arayabilecekler, ama fazla uzattıklarında Ustaca Son Verme tekniğine başvuracağım: ‘Profesörünü beğenmediğini duyduğuma üzgünüm. Telefonu kapatır kapatmaz bölümden başka bir öğretmen ayarlamak üzere bakmak için not alacağım. Yarın sabah boş zamanım var. İstersen gel, seni başka bir hocaya aktarmak için birlikte ne yapabileceğimize bakalım. Yarın sabah görüşmek üzere.’ ”
Aşırı Uzayan Görüşmeleri Kibarca Kapatın
 "Dünyanın yarısı söyleyecek bir şeyi olan ama söyleyemeyen, öteki yarısı da söyleyecek bir şeyi olmayan ama durmadan konuşan insanların oluşur.” - ROBERT FROST
Diplomatça Çevirin
 “Siz mi atı sürüyorsunuz, yoksa at mı sizi sürüyor? ” - TONGUE FU DÜŞÜNCESİ
1. Bir şey söylemek ya da anlatmak için birisi sizi böldüğünde hemen niyetini anlamaya çalışın. Sonra kendinize şunu sorun: “Bu, yapmakta olduğum işten daha mı önemli?” Eğer öyleyse, her şeye rağmen, dikkatinizi verin.
2. Eğer değilse, bölünmeyi başka bir zamana erteleyecek cesareti gösterin. Elbette rahat erişilebilir birisi olmak önemlidir, ama ne pahasına? Eğer her zaman başkalarının isteklerini kendinizinkilerin önüne alıyorsanız, performansınız bunun sonuçlarından mutlaka zarar görecektir. Kimin ve neyin üstünde ne zaman ve ne kadar süreyle odaklanacağınıza siz karar vermelisiniz. Tersi durumda hoyratça bir redde dönüşebilecek şeyi diplomatik bir tarza yöneltebilmek için olumlu cümleler kullanmaya özen gösterin.
• Kişinin adım söyleyerek başlayın (bu dikkatini çekmenizi sağlar) ve durumla ilgilenmeye niyetli olduğunuzu ifade edin. “Şu anda sizinle konuşamam” diyerek sırtınızı dönmek ya da “Bunun beklemesi gerekiyor” diyerek başınızdan savmak yerine, “Bunu sizinle görüşmek isterim” ya da “Buna bir yanıt beklediğinizi anlıyorum” gibi cümleler kullanarak durumun öneminin farkında olduğunuzu anlatın.
• Konuşmaya “ve” sözcüğüyle başlayarak, daha önce bir başkasına söz vermiş bulunduğunuzu ya da tamamlamak zorunda olduğunuz bir görev olduğunu açıklayın. Şöyle deyin: “ve ben beş dakika içinde Bayan Moore’u geri arayacağıma söz vermiştim” ya da “ve ben saat ondaki ekip toplantısı için gündemi hazırlamak zorundayım.”
• Ardından, "Öğleden sonra tekrar gelebilir misiniz? ” ya da "... yapar yapmaz sizi arayabilir miyim ?” diye sorun, işbirliği talep etmeniz, örneğin “Şimdi gidin, burası biraz tenhalaşınca gelirsiniz” diye insanlara buyruk yağdırmaya ya da “Önümde çok iş birikti, şimdi sizinle uğraşamam” diye yakınmaya oranla çok daha iyi karşılanacaktır. Sonunda, “Anlayış gösterdiğiniz için teşekkür ederim. Önerimi benimsediğinize memnun oldum” diyerek kibarca kapatın.
“Güç ve güveni hep kendi dışımda arardım, ama bunlar insanın içinden gelir. Her zaman oradadırlar.”  
                                                                                                                                                           - ANNA FREUD 
 
Hemen Sor
Yükleniyor...