Blog yazılarımızı okumak için tıklayın

Mutluluğun Sırları – 13 “Yapamam Çünkü” Engelini Kaldırıp Atın”

Tarih: 13.03.2023 09:00
Mutluluğun Sırları – 13 “Yapamam Çünkü” Engelini Kaldırıp Atın”
Birisi ricanızı reddederse ne hissedersiniz? Örneğin, “Ücret çekimi biraz erken alabilir miyim? Hafta sonu Los Angeles’a gideceğim” diye soruyorsunuz ve şefiniz kabaca yanıtlıyor: “Hayır, alamazsınız çünkü bordro daha henüz onaylanmadı.” Hayır ve alamazsınız çünkü sözcüklerinin nasıl yüzünüze kapatılan sözel kapılar gibi olduğunu görüyor musunuz? Bu sözcükler sizinle öteki kişi arasında bir karşıtlık ilişkisi doğurmaktadır, çünkü istediğinizi vermemektedir.
Yoksun Bırakmak mı, Tasarlamak mı?
 “İnsanın kendisine yardım etmeden başkalarına yardım etmesinin mümkün olmaması bu hayatta alınabilecek en güzel karşılıklardan biridir.” - RALPH WALDO EMERSON
Yoksun bırakmak birisinin elindeki bir şeyi almak, ona ulaşmasına imkan vermemek demektir. Birisine bir şeyi yapamayacağını söylerseniz, onu bundan yoksun bırakırsınız ve o da buna kaçınılmazlıkla öfke duyar. “Semineriniz bana bu kadar sert olmamam gerektiğini öğretti. Pazarlığın ilk bölümünü yerine getirdikleri takdirde istediklerini yapabilmeleri için, yapar yapmaz ya da ardından gibi sözcükler kullanabileceğimi gördüm. ‘Elbette, ben alışverişten döner dönmez arabayı alabilirsin.’ ‘Evet, ev işlerini tamamlayınca ardından arkadaşlarını çağırabilirsin.’ ‘Ev ödevini bitirir bitirmez video seyredebilirsin.’ ‘Elbette, yemeğini yedikten sonra dondurma yiyebilirsin.’ ”
İtici Değil Sevimli Sözcükler Kullanın
 ‘‘Nazik sözlerin söylenmesi çabuk ve kolay olabilir, ama yankıları gerçekten sonsuzdur.” - TERESA ANA
Alaycı Değil, Duyarlı Olun
“Birisiyle derdini paylaşmak bazen ona bir şey vermekten daha değerlidir, çünkü para insanın benliğinin dışındaki bir şeyken, anlayış armağan etmek onun ruhuyla iletişim kurmak anlamına gelir.” - W. H. MOUNTFORD
Bir park bekçisi şunları anlattı:
 “Bu fikir bizlerin çok işine yarayacak. Parklarda insanların tek muhatap olduğu kişi biziz, o yüzden bütün şikâyetlere biz hedef oluyoruz. Gezi alanlarının kalabalığı, dinlenme yerlerinin pisliği, patika levhalarının tahrip edilmiş olması, hatta sivrisineklerden biz sorumlu tutuluyoruz. “İnsanlar kızgınlıklarım niçin bizden çıkarıyorlar, anlamıyorum. Ne sivrisinekleri biz davet ediyoruz, ne de suçluluğun önüne geçebilecek olan biziz. Bizden bekledikleri nedir? “Ama şimdi görüyorum ki, omuzumuzu silkip ‘Sivrisinekler için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Şimdi yaz zamanı, bunda şaşıracak bir şey yok’ demek yerine, ‘ilerideki bahçıvan kulübesinden biraz böcek kovucu temin edebilirsiniz, sivrisinekleri uzak tutmanıza yardımcı olabilir’ demek çok daha duyarlı olacak. Alaycı bir şekilde, ‘Eğer müdüriyet tatil günü buraya üç yüz kişiyi sıkıştırmanın mümkün olup olmadığım deniyorsa, bizim yapabileceğimiz bir şey yok’ demek yerine, ‘Daha az insan olmasını biz de tercih ederdik. Eğer başka bir gün yeniden gelebilirseniz çok daha az ziyaretçi olur ve gezintinizi daha rahat yapabilirsiniz’ demek çok daha yapıcı olur. ‘Ne yapalım, tuvaletleri her dakika kontrol edemiyoruz’ deyip lafı ağızlarına tıkmak yerine, ‘Tuvaletler böyle berbat bir durumda olduğu için özür dilerim’ demek dertlerini paylaşmak anlamına gelecektir.” Christopher Cemiyetinin sloganını biraz değiştirerek şöyle diyebiliriz: insanlara neyi yapamayacağınız ya da neyi elde edemeyeceklerini söylemek karanlığa lanet okumak anlamına gelir. Neyi yapabileceğiniz ve neye sahip olabilecekleri üzerinde odaklanmak ise sevecenlikle bir mum yakmaktır.
“Şeyleri oldukları gibi görmeyiz, kendi olduğumuz gibi görürüz. - ANAIS NIN
 
Hemen Sor
Yükleniyor...